Modern yaşam
tarzının getirmiş olduğu batı özentiliği ve modern yaşam arzusu toplumumuzda
yıkım etkisi yapmış durumda. Modernleşen ve giderek batılılaşan hayatlar
yaşıyoruz. Bu hayatları yaşarken kimliğimizden, değerlerimizden aynı hızla
uzaklaşıyoruz. İslami yaşantı ancak vicdanları rahatlatacak kadar eksik bir
şekilde yaşanıyor. Dinlerini tavizli hale getirdi müslümanlar. İnsanlar
maddiyat üzerinden üstünlük taslıyorlar. İslami açıdan bakıldığında aslında
tepki gösterilmesi gereken bir durum olağan bulunabiliyor. Son söylediğimize
televizyonlardan bahsederek örnek gösterebiliriz. Son zamanlarda yayınlanan tv
dizileri hiçbir yönden örnek teşkil etmediği halde ailece ya da çocuklar
tarafından rahatlıkla seyredildiğine şahit oluyoruz. Bir zamanlar mücadele
ettiğimiz haçlılar, zihniyetimizi, yaşam tarzımızı, kültürümüzü işgal etti
dememiz yanlış olmaz. Üstelik bu şekilde tepki koymak yerine bize de benimsemek
düştü. Çünkü bunları bize kendi isteğimizle kabul ettirerek yaptılar. Bu
durumda değişen ve kimliğinden uzaklaşan bir aile modeli ortaya çıkmaya
başladı.
Aile yapısını zehirleyen bir anlayış benimsedik. Eşlerin
birbirinden beklentileri ve birbirlerine karşı tutumları da değişmiş oldu.
Samimiyet ve güven azaldı. Böylelikle dünya hırsları kişisel çıkarları ön plana
itti.
TÜİK'in istatistiklerine bakacak olursak 2010 yılında bir
yıldan az bir sürede boşananların sayısı 937 iken 2012 yılında 4080 ve 2013
yılında 4385 olduğunu görürüz. Dikkat edelim buradaki veri yalnızca evliliği
bir yıldan kısa süren kişilerin sayısıdır.
Olayın vehametini kavramak zor olmasa gerek. Bizi bu noktaya
getiren nedir? Boşanmalar nasıl bu kadar kolaylaştı? Bunları düşünerek çözüm
üretilmeli. Eşlerin arasındaki negatif etkisi olan olguları engellemeye yönelik
zihnimizi zorlamalıyız.
Yine boşanmaları arttıran sebepleri bulup önlemler
alabiliriz.
Toplumumuzda kadınlar olarak ''kendini ezdirme'' düşüncesi
yaygın ne yazık ki. İlk fırsatta erkeğine karşı gardını alan adeta düşman gibi
gören bir kadın profili mevcut. Bu ezdirmeme düşüncesi adı altında karşı tarafı
küçük düşürme çabaları, altta kalmama, kendini her zaman haklı konumda görme,
asla özür dilememe gibi alt başlıklar sıralayabiliriz. İtaat eksikliğini de
ciddi etkisi olan sorunlara ekleyebiliriz. Başka birinin sorumluluğunu
taşıdığımız bilincinde olmamakta aynı etkiyi yapacaktır. “Ben” düşüncesinin
yerini “biz” düşüncesi almalıdır.
Kanaatkarsız tutumlar, yetinmeyi bilmemek, hep daha
fazlasını istemek hem karşı tarafı üzer hem de eşler arasında sevginin yerini
mesafelere bırakır. İnsanlar net olarak bir maddi dayanak beklerler ve bunu
kurtuluş olarak görürler. Oysa bugün sahip olduğumuz şeylerin ertesi gün
elimizde bulunup bulunmayacağının garantisi yoktur.
Henüz evlenme aşamasında iken bile maddi beklentilerin fazla
olması, tarafların mal mülk uğruna birbirlerini incitmekten kaçınmamaları
evliliğin maddiyat üzerinden yürütülmesi evliliğin sağlam temeller üzerinde
bulunmadığını gösterir. Bir insanın yüzlerce evi olabilir ancak birgün onların
olmayacağının da bilince olmalıdır.
Eşler arasındaki yetersiz iletişimi de bu sebepler arasına
dahil etmek mümkündür. Eşlerin birbirlerine yeterince vakit ayırmamaları
iletişimin zayıflamasına ve bağların kopmasına neden olacaktır.
Sosyal medyanın kullanımının artması da çeşitli
olumsuzlukları beraberinde getirmiştir. Aile bireyleriyle geçirilen vakit bu
yolla verimsizleşmiş ve kısalmıştır.
Tüm bunları islami hassasiyetlerden uzak yaşamanın sonuçları
olarak değerlendirebiliriz. Aslında tüm sebeplerin altında yatan etken islama
uygun yaşanmayan hayatların göstergesidir. Evliliğe islami pencereden
baktığımızda huzurun da çok uzakta olmadığını göreceğiz. Rabbimiz evliliği
dinin yarısını tamamlamak olarak bizlere bildiriyor. Evliliği dayandırdığımız
temele dikkat etmeliyiz. İslami perspektifte bir temele dayandırmak dünya
huzurumuzu da sağlayacak boşanma kavramının bu denli yaygınlaşmasını da etki
edecektir.
Boşanmaların bu denli
artması dünya endeksli bir hayatın tezahürüdür. Dünya hayatına fazlaca
daldığımızı bilmek ve önlem almak hayat kurtarıcı, yuva kurtarıcı nitelikte
olacaktır. Boşanma elbette insanlara verilmiş dini haklardandır. Ancak
boşanmaya Allah'ın en sevmediği helal olarak bakabiliyor muyuz? Bu şekilde
düşünüldüğünde doğru davranış gerçekleşmiş olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder