Ancak zamanla kapitalist batı toplumları kadını da sisteme kurban ederek çalışma hayatına mahkûm etmiştir. Erkeklerin yapacağı güçte işler için kadınlar çalıştırılmıştır. Gün geçtikçe kadın için de yaşamın her alanında çalışma hayatı söz konusu olmuştur. Bu durumda artık kadının üzerinde hem iş hem de ev ve çocuklarının sorumluluğu bulunmaktadır. Kadının çalışıyor olması elbette başlı başına bir problem değildir. Bunun dinen de bir sakıncası yoktur. Ancak değinmemiz gereken nokta ev hanımlığına bakışın bir iş olarak veya kayda değer bir durum olarak görülmemesi ya da çalışan kadınların güç sahibi, özgür ve özenilen bir noktada görülmesidir. Sürekli olarak evde olma hali korkulan bir durum haline gelmiştir. Artık huzuru evler değil, çalışıyor olmak sürekli dışarda olmak vermektedir. Oysa çalışan bir kadın sahip olduğu sorumlulukların artmış olması sebebiyle daha fazla yorulmuş olacaktır. Evine ve çocuklarına vakit ayırmak isterken ve yetebilme düşüncesiyle nitekim daha fazla enerji harcaması gerekmektedir. Bu aile huzuru ve düzeninin bozulmaması adına önemli bir etkendir. Burada değinmiş olduğumuz nokta kadının çalışmasının olumsuz tarafları değil, sorumlulukların artmasıyla mevcut düzenin bozulmaması adına gösterilecek olan çabanın altından kalkabilmektir. Buna binaen ev hanımı olan bir insanın vakti evine ve çocuklarına kalmış olacaktır. Aynı zamanda kendine ve dinlenmeye de yeterli vakti bulması zor olmayacaktır. Bir iş yeri ortamında olmaması demek değer kaybettiği ya da zayıf görüldüğü anlamına gelmez, gelmemelidir. Hele ki "nasıl olsa işin yok" olarak bakılacak bir durum hiç değildir. Çünkü ev hanımı olmak, hayatı kısır günleriyle, dedikodularla, boş işlerle uğraşmak demek değildir. (Bunları yapan da yoktur diyemeyiz malesef). Aksine sahip olunan zamanı çok iyi değerlendirebilecek bir fırsat demektir. Bir ev hanımı vakıf işlerinde koşuşturabilir, ilmi çalışmalara katılabilir, kendini geliştirmek adına kitaplar okuyabilir. Evinden yürütebileceği bir işe de sahip olabilir hatta. Ancak bu da malesef bir "iş" olarak görülmez yinede. Çünkü evden uzak kalma durumu yoktur.
Bu taraftan bakıldığında da yapılacak ne denli işler mühim işlerin olduğunu görmek zor değildir. Ancak Batı'nın kadının yeniden modellemesi ve bunu kabul edişimiz mühim işler yaptığımızda bile bunu küçük görmektedir. Ev hanımı olan bir kadın çoğu zaman köle,değersiz ve zavallı bir konumda görülmektedir adeta. Bu noktada bakış açımızı değiştirmeli ve bu zamanın bozduğu kadın modellemesi üzerinde düşünmeliyiz. Ev hanımlığına yüklediğimiz anlamları gözden geçirmeliyiz. İtici bir kavram olmaktan çıkarmalı ve bir fırsat olarak görebilmeliyiz. Zira evde oturmak olarak değil, kendimize ve ümmete faydalı olabilecek nice işler yürütebileceğimiz bir alan olarak bakabiliriz.
Bu taraftan bakıldığında da yapılacak ne denli işler mühim işlerin olduğunu görmek zor değildir. Ancak Batı'nın kadının yeniden modellemesi ve bunu kabul edişimiz mühim işler yaptığımızda bile bunu küçük görmektedir. Ev hanımı olan bir kadın çoğu zaman köle,değersiz ve zavallı bir konumda görülmektedir adeta. Bu noktada bakış açımızı değiştirmeli ve bu zamanın bozduğu kadın modellemesi üzerinde düşünmeliyiz. Ev hanımlığına yüklediğimiz anlamları gözden geçirmeliyiz. İtici bir kavram olmaktan çıkarmalı ve bir fırsat olarak görebilmeliyiz. Zira evde oturmak olarak değil, kendimize ve ümmete faydalı olabilecek nice işler yürütebileceğimiz bir alan olarak bakabiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder