Bugünlerde instagram paylaşımları dikkatimi çekti. Güzel mi güzel şık mı şık sofra sunumları. Her fotoğrafta ayrı tabaklar, bardaklar, peçeteler, dekorlar ve daha aklıma gelmeyenler. Yalnızca sofra da değil tabi bir akşam kahvesi sunumu, bazen bir meyve tabağı ve dekorları yer alıyor bu fotoğraflarda. Gece gündüz bir şekilde sunuma gelmiş tabaklar paylaşılıveriyor sosyal ağda.
Ben ise bu fotoğraflara baktığımda vakit israfından başka birşey göremiyorum. Meşguliyetimizin bunlar olması bize yani kadınlara şeytanın bir tuzağı değilde nedir? Bize katkısı nedir bu olayın? Birkaç saaat sonra yok olacak birşey için vaktimizi nasıl bunlara harcarız? O yüce zatların hayatlarına baktığımız zaman ekmeği bile ıslatarak yiyorlar ki bu şekilde daha az çiğnemiş olsunlar ve zamandan tasarruf etsinler. Onlar gibi olunca 200 eserin oluyor, fark burada. Onlar vakitlerini namusları, servetleri, hayatları olarak gördüler. Boş vakit diye bir kavram olmadı bu yüzden onlar için! Bizler ise tabak çanakla uğraşmaktan kendimizi alamıyoruz.İnsanlar bizi tencere tavamızla değil ilmimizle fikrimizle görseler keşke! Peki bugüne kadar kaç kitap okuduk? Kaç dergiyi takip ediyoruz? (İçi boş moda dergilerinden bahsetmiyorum tabiki) Bugün milletçe başımızdan geçen olaylar hakkında neler söyleyebiliyoruz? Ama ne de olsa bunlar erkeklerin işi değil mi canım? Zaten ilim öğrenmekle mesul değiliz. Biz keyfimize bakarız! Bir kadın herşeydir. Herşeyi düzeltecek olan kadındır. Aileyi, toplumu yeniden inşa edecek olandır kadın. Bu toplumun ahlakını düzeltecek olan yine kadınlardır. Bizlerin nasıl çalışma, dışarda olma zorunluluğu yoksa bir o kadar sorumluluğumuz var. Aslında en çok bizim işimiz var! En çok gaflete düşende biz kadınlarız. Peygamber Efendimiz (sav) cehennemde en çok kadınların bulunduğunu bizlere bildirmişti. Şimdi korkmaz mıyız en küçük adımımızdan?
Bu gibi paylaşımların altında yatan sebebin kendimizi göstermek, beğendirmek ve ulaşılmak istenen kişi konumunda olmak istiyoruz diye düşünüyorum. Bu sadece instagramla sınırlı değil facebook da bu şekilde çok paylaşım içeriyor. Bir insanın A'dan Z'ye her yaptığını göstermek istemesi başka türlü açıklanamıyor kanaatimce. Bıraksak da biz kendimizi beğendirmek yerine insanlar bizi beğense. Ama bu şekilde değil, konuştuklarımızla, yazdıklarımızla mesela. Mesela çok etkili bir konuşmacı olabilsek kitle kitle gençleri doğrulara sevketsek. Sözümüzün tesiri yanlışlardan alıkoysa. İşte o zaman gerçekten beğenilen ve imrenilen kadın oluruz. İşte o zaman bilgi güçtür diyerek güçlü kadınlar oluruz. Bizim gücümüz bilgimizden gelmeli; markalar, giysiler, sofralar ve yemeklerden değil! Yediğimizde, giydiğimizde, soframızda çok kısa sürede gelip geçer. Bir sofranın ömrü, tabaktaki yemeğin bitimine kadardır, marka bir giysinin ömrü üzerine vişne suyu (aslında çamaşır suyu demek istedim ama şimdi marka giysiyle çamaşır suyunun bir arada ne işi var canım değil mi? :-p) sıçrayana kadardır. Oysa bilgi ömür kadardır!
E peki güzel bir soframızda mı olmasın? Misafirlerimize özel birşeyler de mi hazırlamayalım? Elbette yapalım bir kadının sofrası kendisini de gösterir. Ancak sofraların esiri olmayalım. Tek düşüncemiz yeni sofralar, tek gayemiz yeni tabaklar olmasın. Yaptığımız şeyin en iyisini yapacağız elbette. Ama bunu sosyal medyada paylaşım malzemesi olarak da görmemeliyiz.
Vakit en değerli nimettir ve bu nimetten ancak nadir kimseler hakkıyla faydalanabilir. Vesselam
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder